Uzun yıllar boyunca sığır yetiştiriciliğinin karşı karşıya kaldığı gelişmeler sığırları hem davranış hem de verimlilik yönünden atalarından son derece farklı bir hale getirmiştir. İneklerin hareketlilik bakımından son derece ağır hayvanlar olduğunu söylemek mümkündür. İneklerin gün içerisindeki hareketleri gözlemlendiğinde, etrafında gelişen olaylara karşı kaygısız davrandıkları yönünde bir düşünceye sahip olmak doğaldır.
Otlak ya da işletme avlusuna yaklaşan yabani bir hayvan veya yabancı bir insana toplu bir şekilde belirli bir mesafeye kadar yakınlaşarak dikkatli bir biçimde inceleme davranışını sergilerler.
Zarar görebileceklerini hissettikleri zaman insanlarda dahil olmak üzere bütün canlılara karşı belirli bir mesafeden yan taraflarına doğru dönerek, bedenlerini daha uzun gösterme çabasını göstererek gözdağı vermeye çalışırlar.
İnekler birkaç çeşit ses ile kendilerini ifade ederler. İlk ifade şekli kalın ve göğüsten gelen bir böğürme şeklindedir. İneğin bu ifade biçimi genellikle yabancı bir arazideyken sürüden ayrıldığı zaman yönünü bulmak amacıyla sergilediği bir davranıştır.
Eşek anırmasını andıran kesik kesik böğürmeler, genel olarak buzağısını çağırmak için sergilediği bir davranıştır. Bir diğer ifade şekli de inlemede ve zor doğum sırasında şiddetli ve uzun bağırmalar hayvanın acı çektiğine işaret etmektedir.
İneklerde diğer tüm canlılarda olduğu gibi sevinçli ve mutlu olabilirler. Kapalı ve bağlı olan bir avludan ya da yeşilliklerle dolu bir merada serbest olan bir ineğin sıçrayarak tekme atıp koşması, güneşli bir otlak ya da avluda ineğin ölmüş gibi yan yatması, doğumun ardından yavrusunu gören ineğin şefkat ve telaşlı bir şekilde ayağa kalkarak, yavruya atılması, doğumu gerçekleştirmesine yardımcı olan insanlara karşı sergilemiş olduğu uysal hareketler sıralanabilecek bazı sevinç ve mutluluk davranışlarındandır.
Tam aksi bir şekilde üzüntü de ineklerin yabancı oldukları bir his değildir. Bilhassa sürü içerisindeki arkadaşlarından birinin ölümüne şahit olması ya da sürüdeki arkadaşlarından biri veya birkaçının başka bir yere götürülmek üzere bir kamyona yüklenmesi sırasında kamyona doğru hareketlenerek toplu bir şekilde gösterdikleri davranışta üzüntüyü fark etmek mümkündür.
Dikkatli ve bilgi sahibi olunarak inceleme yapılacak olursa, bir inek sürüsünde yer alan bireyler arasında bir hiyerarşi, ast-üst ilişkisi olduğu görülecektir. Sürü içerisinde boğa bulunmuyorsa, vücut yüksekliği ve buna ek olarak uzun boynuzu olan ineğin sürünün lideri olduğu söylenebilir. Bu lider inek, yemlik önünde, ahır durağında, kapı giriş ve çıkışlarında, suluk başında her daim üstünlüğe ya da önceliğe sahiptir. Bilhassa, yemlik uzunluğu dar olan ahır ortamında, bu durumu bariz bir biçimde görmek mümkündür. Lider inek, bu tipte olan yemliğin önünde enine durarak, diğer ineklere müsaade etmemektedir. Öteki inekler, lider ineğin karnını doyurarak gezinmesini bekleme mecburiyetindedir. Öteki ast inekler lider ineğe yaklaştığı zaman, bedenlerini kesinlikle yan dönme davranışını sergilemezler. Baş kısımlarını lider ineğin baş seviyesinden aşağıda tutarak, bedenlerini çaprak bir şekilde tutarak durabilirler. Bir ineğin bedenini yan dönmesi, doğuştan ona verilen bir savunma davranışıdır. Bu şekilde bedenini karşıdaki canlıya büyük göstererek ona meydan okurlar. Baş kısmının aşağıda tutulmasının bir diğer nedeni karşıda olan canlının kokusunu daha iyi bir şekilde algılayabilmek amacıdır. Bir ineğin bedenini yan dönmesi, doğuştan ona verilen bir savunma davranışıdır. Bu şekilde bedenini karşıdaki canlıya büyük göstererek ona meydan okurlar. Baş kısmının aşağıda tutulmasının bir diğer nedeni karşıda olan canlının kokusunu daha iyi bir şekilde algılayabilmek amacıdır.
Sürü içerisinde barışçıl bir havanın hakim olabilmesi için sürünün boynuzsuzlaştırılması büyük bir öneme sahiptir. Bunun sebebi, boynuzun sosyal yönden meydana gelen kavgaların en kuvvetli dayanak noktası olmasıdır.